Pozitif Düşünce


BİR TEMEL YAŞAM BECERİSİ POZİTİF DÜŞÜNCE

Çocuklarımızın verici, iyilikçi ve pozitif insanlar olarak yetişmeleri için en önemli faktör, onların ilgi, şefkat ve iyilik dolu bir atmosferde yaşamalarıdır.

On bir yaşında da olsanız, iki yaşında da olsanız ya da altmış beş yaşında da olsanız, yaşama karşı tutumunuz hala oluşum içindedir. Tutumunuzu belirleyen etkenleri anlayarak, siz ve sizin etkilediğiniz kişiler daha sağlıklı, olumlu bir bakış açısı kazanabilirsiniz.

Özetle;

                   Düşünceleriniz pozitif olsun

Çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur.

Sözleriniz pozitif olsun,

Çünkü sözleriniz davranışlarınız olur.

Davranışlarınız pozitif olsun,

Çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.

Alışkanlıklarınız pozitif olsun,

Çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur.

Değerleriniz pozitif olsun,

Çünkü değerleriniz kaderiniz olur.

                                                                   Gandi

Tutum nedir? Tutum, davranışlarımıza yansıyan ve içten gelen bir duygudur. Tutumumuz, geleceğimizi belirleyen sihirli bir güçtür. Tutum, çoğunlukla vücut diliyle ve yüz ifadesiyle anlatıldığından bulaşıcı olabilir. Bazen gizlenebilir ve bizi görenler aldanabilir. Ama çoğunlukla üzerimizde uzun süre kalmaz. İçimizde olanlar çok geçmeden dışımızdakileri etkileyecektir.

Tutum, olumlu ve gelişmeye açık olduğunda düşünce genişler ve gelişme başlar. Tutumumuz pozitif ya da negatif olabilir. Pozitif düşünce zorluklara ve engellemelere rağmen genel olarak hayatta her şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklentidir.

Duygusal zeka açısından iyimser bir tutum, zorluklar karşısında kişileri kayıtsızlığa, umutsuzluğa ya da depresyona karşı koruyan bir tavırdır.

BASKIN DÜŞÜNCELERİMİZE DOĞRU ÇEKİLİRİZ

            Neyi düşünürsek, ona doğru hareket ederiz. İstemediğimiz bir şeyi bile düşünüyor olsak, o şeye doğru ilerleriz. Bunun nedeni, zihnimizin o düşüncelerden uzaklaşamaması, onlara doğru hareket etmesidir. Size “büyük kulaklı, mor benekli, pembe bir fil düşünmeyiniz “dersek, zihninizi ne doldurur? Bir fil... Çünkü zihnimiz resimlerle çalışır. Kendimize ”kitabımı unutmak istemiyorum” dediğimiz zaman, zihnimizde bir unutma resmi belirir. “bunu istemiyorum” dememize karşın, zihnimiz yine de o resim üzerinde çalışır ve sonunda kitabımızı unuturuz. Kendimize “kitabımı almayı hatırlamak istiyorum” dediğimizde, zihnimizde kendimizi hatırlarken resmederiz ve kitabımızı daha kolay hatırlarız.

Zihnimiz bir mıknatıstır. Her zaman istediğiniz şeyleri düşünün. İstediğimiz şeyleri düşünmeye devam edersek ona doğru hareket ederiz.

NE GÖRECEĞİMİZİ BİZ SEÇERİZ

Mutlu olmak için iyi şeyler görmek gerekir. Camdan dışarıyı seyreden iki insandan biri güzel manzarayı görürken diğeri kirli pencereyi görür.

Ne kadar mutlu olduğumuzu belirleyen hayatta başımıza gelenlerden çok, başımıza gelenlere nasıl tepki verdiğimizdir.

TUTUMUMUZ İNSANLARLA İLİŞKİLERİMİZİ BELİRLER

Hepimizin hayatında çok neşeli, keyifli,  hoş sohbet diye nitelendirdiğimiz insanlar vardır. Bu insanlarla beraber olduğumuzda neler hissederiz?   Bir de çok karamsar, eleştiren, problem yaratan insanlarla beraber olduğumuzda neler hissettiğimizi bir düşünelim.   Hayatımızda hangi tür insanlarla beraber olmak isteriz?   Siz bunlardan hangisine benziyorsunuz?  Pazartesi sabahı işinize gittiniz. Hangi tip insanla karşılaşmak size fayda sağlar.

Bir hafta boyunca karşılaştığınız herkese, istisnasız olarak, yeryüzündeki en başarılı kişisiymiş gibi davranın. Onların da size aynı şekilde davranmaya başladıklarını göreceksiniz. İnsanlara olumlu mesajlar verdikçe karşılığında o insanda olumlu değişiklikler olacak ve bize karşı olumlu davranacaktır.

Bir işin başlangıcındaki tutumumuz işin sonucunu diğer her şeyden daha fazla etkileyecektir

Antrenörler, takımları zorlu bir rakiple karşılaşmadan önce doğru bir tutum oluşturmaya çalışırlar. O takımı yenebileceklerine inandırırlar. Çünkü başlangıçtaki olumlu tutum, sonraki başarıyı getirir. Çoğu kez geleceğin koşullarını yepyeni birer fırsat olarak değil de yaşamın günbatımı olarak görme hatasına düşeriz.

Bir adaya ayakkabı satmak için gönderilen iki satıcının öyküsünü çoğumuz biliriz. İlk satıcı adaya varıp da kimsenin ayakkabı giymediğini görünce donakalır. Hemen Chcago’daki merkez büroya telgraf çeker: “Yarın eve dönüyorum. Burada kimse ayakkabı giymiyor.”

İkinci satıcı aynı gerçek karşısında heyecanlanır. Hemen Chcago’daki merkez büroya telgraf çeker: “Lütfen bana 10.000 ayakkabı gönderin. Buradaki herkesin ayakkabıya ihtiyacı var.”

Unutmayın “İyi başlayan her şey iyidir.”

Tutumumuz, sorunlarımızı nimetlere dönüştürebilir

Bir engelle, bir fırsat arasındaki fark nedir? Elbette ki takındığımız tutum ve bakış açımızdır. Olumlu düşünceye sahip bir kişi, güç bir durumla karşılaştığında bu durumdan en iyi şekilde yararlanır.

Napolyon’un okul arkadaşları onun alçakgönüllü doğası ve yoksulluğu yüzünden alay ettiklerinde o, kendini tümden kitaplarına adadı. Derslerde arkadaşlarını geçti ve onların saygısını kazandı. Çok geçmeden sınıfın en akıllısı kabul edildi.

Büyük liderler kriz zamanlarında doğarlar. Başarılı insanların hayat hikayelerinde onları zorlayan korkunç sorunları defalarca görürüz.  Yanıtları bulurlar ve kendi içlerinde büyük bir gücün varlığını keşfederler.

Mükemmel bir tutum diye bir şey yoktur. Tutumlarımızın, yaşamımızdaki her değişiklikle birlikte sürekli düzenlenmesi gerekir. Missourili çiftçinin eşeğinin tutumu buna iyi bir örnektir. Eşek bir gün boş bir çukura düşer. Eşeğine düşkün olan çiftçi onu kuyudan çıkartmak için aklına gelen her şeyi dener. Sonunda hayvanı kurtarmanın olanaksız olduğuna karar veren çiftçi, eşeği çukura gömmeye başlar. Çiftçi kuyuyu bir kamyon dolusu toprakla doldurunca her taraf toz içinde kalır ve eşek bağırmaya başlar. Bu arada çukurun içine dolan toprağın üstüne basarak yükselir. Birkaç kamyon topraktan sonra zafer kazanmış gibi en tepeye çıkar ve yürür gider.

Çocuklarımızın “Pozitif düşünce” geliştirebilmeleri için neler yapabiliriz?

Çocuklar ne yapıldığını görerek ne yapacaklarını öğrenirler. Çocuğun büyüme çağı doğru tutumları öğretmek için en önemli yıllardır. Erken yaşlarda başlayan gelişim çocuğun gelecekteki başarısının başlıca nedenidir. Yaşamın ilk yıllarında oluşturduğumuz duygu ve tutumlar bizim bir parçamız olurlar. Yanlış bile olsalar, kendimizi onlarla rahat hissederiz.

Bir şeyi yanlış öğrenmek ve sonra onu unutarak yeniden öğrenmek, başlangıçta doğru öğrenmekten çok daha zordur. Bu elbette tutumlarımız için de geçerlidir. Erken yaşlarda duyumsadığımız ve kabul ettiğimiz şeyler biz daha iyisini bilsek ve değişmeyi arzulasak bile, ısrarla bizi bırakmamaya çalışırlar. Yaşamımızdaki ilk izlenimler, tek izlenimler değildir; ancak çoğu zaman en uzun süre kalanlardır.

Çocuklarımız için iki açıdan iyi model olabiliriz.  Bunlardan biri diğerlerine karşı, ikincisi de çocuğumuza karşı gösterdiğimiz olumlu yaklaşımlardır. Eğer biz pozitif bir bakış açısına sahipsek, çocuklarımızın da bu şekilde yetişmesi olasılığı o kadar yüksek olacaktır.

Olumlu ya da olumsuz tutumlarımızı, düşüncelerimizi sürekli tekrar etmek, onları güçlendirir. Olumlu tutum geliştirme alıştırmalarından biri olumlu düşünceyi bir karta yazarak gün boyu okumaktır.

Buraya kadar, herhalde bilincine vardığımız gibi, tutumlar kendiliğinden oluşmaz. Tutumumuzu, bakış açımızı bugünkü haline getiren başlıca etkenler aşağıda sıralanmıştır:

 

Kişilik / mizaç

Doğum       Çevre (güven verici, korku verici, tutarsız vs.)

1-6 yaş       Sözcüklerin ifadesi

                   Büyükler tarafından kabul edilme/onaylanma

6-10 yaş     Benlik imajı

                   Yeni deneyimlere atılma

11-21 yaş   Akranlarla birlikte olma

                   Fiziksel görünüm

21-61 yaş   Evlilik, aile, iş

                   Uyum sağlama

                   Yaşamı değerlendirme

Tüm bu etkenlerin yaşamlarımızda önemli rolü vardır. Aslında hiçbiri yaş dilimleriyle sınırlanamaz. Yine de en etkili oldukları belli yaşlar vardır.

Bizler farklı bireyler olarak doğarız. Aynı anne babaya, aynı çevreye ve aynı eğitime sahip iki çocuk bile birbirinden tamamen farklıdır. Her kişiliğin sergilediği farklı tutumlar vardır. İnsanlar genellikle mizaç özelliklerine göre tutumlar geliştirirler.

Çevrenin, çocuğun tutumunu, kişiliğinden ve kalıtsal özelliklerinden daha fazla etkilediği söylenir. İnanç sistemini geliştiren,  çocukluğun ilk dönemlerinin geçtiği ortamdır. Bu yüzden tutumun temeli, doğduğumuz çevrede yatar. Doğru bir bakış açısıyla çevremize de umut verebiliriz. Bilge insan, “yaşayan bir umut”tur.

Büyükler tarafından kabul edilmek, onaylanmak, çocuk için çok önemlidir. Okul yıllarımızı bir düşünelim. En beğendiğimiz öğretmen kimdi? Neden? Herhalde en sıcak anılarımız bizi kabul edip onaylayan birisiyle ilgilidir. Öğretilenleri anlamaktan çok anlaşılmayı bekleriz. Öğretilenleri unuttuktan çok sonra bile kabul edilmeme sonunda neler hissettiğimizi anımsarız. Size hiç önemli olduğunuz, sevildiğiniz ve takdir edildiğiniz kaç kez söylendi? Siz bunu çocuklarınıza kaç kez söylediniz, davranışlarınızla da gösterdiniz? Unutmayın. “İnsanlar onları ne kadar umursadığınızı bilmeden, sizin ne kadar şey bildiğinizi umursamazlar.” (Jhon Maxwell)

“İnsan ne olduğunu düşünüyorsa odur.” Genellikle benlik imajımıza uygun hareket ederiz. Davranışlarımız kendimizi nasıl algıladığımıza bağlıdır. Başkalarının bizi nasıl gördüğü bizim kendimizi nasıl göreceğimizi etkileyeceği gibi bizim kendimizi nasıl gördüğümüz de başkalarının bizi nasıl göreceğine yansır. Biz kendimizi seversek bu başkalarının bizi sevmesi olasılığını güçlendirir. Benlik imajı tutumumuzun oluşumunun temel taşıdır.

Yaşamımızda yeni deneyimler kadar hem stres oluşturan, hem de gelişme olanağı sunan bir şey yoktur. Çocuğunuzun yeni deneyimler kazanması için ona ne tür fırsatlar sunuyorsunuz? Bir anne ya da baba olarak çocuklarınızı olumsuz olabilecek yeni deneyimlerden yalıtmanız mümkün değildir. Öyleyse benlik imajını ve özgüvenini oluşturup güçlendirecek deneyimler yaşamaları çok önemlidir. Hem olumlu hem de olumsuz deneyimle çocukları yaşama hazırlamak yararlı olacaktır. Çocuklar böyle güçlü, cesur ve mücadeleci bir tutum geliştirirler.

Özel İstanbul Mahir Rehberlik Birimi