Tatili Iskalamayın
TATİLİ ISKALAMAYIN!
İÇİNDEKİLER
- TATİLİ ISKALAMADAN GEÇİRİN
- ÇOCUKLARIMIZI ŞEYTAN MI YETİŞTİRİYOR?
- TATİLDE OKUMAYI SEVDİRMEK İÇİN ÖNERİLER
- SINIF DÜZEYLERİNE GÖRE TATİL ÖNERİLERİ
TATİLİ ISKALAMADAN GEÇİRİN
Yarıyıl tatili, bir dönem boyunca sorumluluklarını yerine getiren, yeni bilgi ve beceriler edinen ve birçok farklı gelişim alanına yönelik performans sergileyen öğrenciler için dinlenmek ve eğlenceli vakit geçirmek anlamına gelmektedir. Ancak, maalesef genellikle büyük bir sabırsızlıkla beklenen yarıyıl tatilleri “Ne kadar da çabuk geçti”, “Tatilden hiçbir şey anlamadım” ya da “Düşündüklerimi hayata geçiremedim” söylemleriyle tamamlanır. İyi bir tatil öncelikle “planlı bir tatil” olmalı ve çocukların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişim alanlarına yönelik gerçekleştirilmelidir. Ancak bu durum tüm tatil sürecinin tamamını aktivitelerle doldurmak anlamına da gelmemeli, çocuklara kendi başlarına geçirebilecekleri boş zaman saatleri de yaratılmalıdır.
"Akıllı tatil; neyi, ne zaman, nerede, nasıl, ne kadar yapmamız gerektiğini hatırlatır."
Karne başarının tek ve en önemli göstergesi olarak algılanmamalı
Karne sonuçları, birçok veli ve öğrenci tarafından “başarının tek ya da en önemli göstergesi” olarak algılanmakta, düşünce, duygu ve davranışların yönünü belirlemektedir. Bu nedenle, bazı öğrenci ve veliler için mutluluk ve gurur kaynağı olan karneler bazıları için ise kaygı ve üzüntü sebebi olabilmektedir.
Çocuklar, almış oldukları karne notlarına bakılarak, “çalışkan” ya da “tembel” olarak değerlendirilmemeli, etiketlendirilmemelidir. Bu kapsamda yapılacak aşırı cezalandırma ve ödüllendirme tepkilerinden de kaçınılmalıdır. Özellikle uygulanacak cezalandırmalar, okul yaşantısının, aile ve çocuk iletişimini olumsuz yönde etkilemesi gibi bir sonuç doğurmakta, bu durumda çocuk, kişisel gelişimine, okula ve öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmeye başlayabilmektedir. Aşırı ödüllendirmelerde ise, çocuk ileriki öğrenmelerini kendisi için değil başkalarından elde edeceği ödül için gerçekleştirmekte bu da kalıcı öğrenmeleri ve içsel motivasyonu olumsuz yönde etkilemektedir.
Karne, gelecek adına önemli ipuçları taşıyan fırsat olarak değerlendirilmelidir. Karnenin en yalın şekliyle, başarılı olunan ya da bazı derslerde eksikliklerinin olduğunu ve daha fazla çaba göstermesi gerektiğini gösteren bir belge olduğu unutulmamalıdır. Anne ve babalar olarak verilecek tepkiler çocuğun diğer öğrenmelerini etkilemektedir. Çocukların öğrenme isteklerini köreltmeden ve yeni bilgiler almaktan korkmalarını sağlamadan, karşılaştıkları zorlukları yenmeleri için cesaretlendirmek sadece öğretim başarısını değil yaşam kalitesinin de artmasına yol açacaktır.
Şimdi bu kötü notu ne yapalım?
1. Çocuklarınızın düşük not alma nedenlerini birlikte tartışıp çözüm üretin, karar alma süreçlerinize çocuğunuzu da dahil ederek sorumluluk bilincinin gelişmesine katkı sağlayın.
2. Okul zamanında kalkış saati, çalışma saati gibi belli rutinlere alışmış çocuklarınızın tatil döneminde vakitlerini eğlendirici ve eğitici geçirmelerine yardımcı olun.
3. Ara dönem, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsattır. Bu zaman diliminde mümkün olduğu kadar çok birlikte zaman geçirin. Tatili birbirinizi daha iyi tanımak, anlamak ve birbirinizin arkadaşlığından zevk almak için değerlendirin.
4. Yetenek, ilgi ve beceri bakımından her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğunu unutmayın. Bu nedenle çocuğunuzun dönem boyunca sergilediği performansı başka çocuklarla asla kıyaslamayın.
5. Çocukları ikinci döneme motive etmek için kaygı ve tehdit yolunu kullanmayın.
6. Çocuğunuza her şeye rağmen koşulsuz sevdiğinizi ve ona güvendiğinizi hissettirin.
ÇOCUKLARIMIZI ŞEYTAN MI YETİŞTİRİYOR?
Kıymetli Veliler;
Tatili için planları, hedefleri ve çok iyi değerlendirme derdi olmayan, bu konuda anne-baba desteğinden de mahrum kalan çocukları, televizyon, internet, bilgisayar oyunları ve cep telefonları esir alacaktır. Bu esaret, çocukları pasifleştirecek, gerçek hayattan koparacaktır. Zamanla fiziksel, zihinsel ve ruhsal rahatsızlıklar da baş gösterecektir. Bu konuyla ilgili yazar Muhammed Bozdağ’ın etkileyici bir anısını paylaşmak istiyoruz.
“1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken babam, -Hadi herkes doğruca tarlaya! dedi. –Ama baba.. –Baba ne olursun filmi izleyelim. –Baba gidelim ama gelip filmi izleyelim… Yalvardık. Rahmetli babam kesin kararlıydı ve ısrarımız üzerine sesini yükselterek bizi tarlaya gönderdi. Mısır tarlasında çalışırken ağlıyordum. O filmi izleyemediğim için ağlıyordum.
Kalbimde bir yara olarak kaldı bu olay. Yıllar geçti ve ben baba oldum. Oğlum ve kızım komşulardan görünce benden de çizgi film kanalına abone olmamızı istediler. Gözyaşlarımı hatırladım ve isteklerini ikiletmeden kablo tv’ye ve özellikle o çizgi film kanalı, jetix miydi o zaman, emin değilim, ona abone olduk.
Aradan birkaç ay geçti. O beni kapıya heyecanla koşup sevinçle karşılayan çocuklarımı arıyorum. Koridorda omuzlarıma alırdım, güreşirdik, konuşurduk, beraber işler yapardık. İlgileri, zekaları gelişsin diye tamir, düzenleme vb. işlerimde işin bir ucundan onlara tuttururdum. Fakat kayboldular. Neler oluyor? İzliyorum. Tuhaf davranışlar gelişmeye başladı. Öf püf ediyorlar. Bizden büyüklermiş gibi hükmedici konuşuyorlar. Eleştirebiliyorlar. Bir tuhaf bencilleşme, bir acayip kibirlenme… Bir pis maddeleşme, tatminsizlik… Yemeği beğenmeme, istekleri olmayınca seslerini yükseltme, debelenme… Birbirlerini öldürmece, satırla doğrayıp kazana koyup pişirip yemece oynuyorlar. Bunları çektikleri videodan öğreniyorum. Bunlar daha 6-10 yaşlarında…
Dehşete kapıldım. Bunlar çocuk. Bunlar benim sevgili evlatlarım. Ben terörist mi, cehennem odunu mu yetiştiriyorum. Ben hain yetiştireceksem keşke doğmasalardı. Aman Allah’ım. Korkunç bir şeyler oluyor. Adeta elim ayağım titremeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Laf söylüyorum anlamıyorlar.
Çocukları izlemeye karar verdim. Bir hayalet gibi takip ettim. Ne gördüm… Günlerinin çoğu televizyon karşısında o kanalı izlemekle geçiyor. Bir biri ardına çizgi diziler… Büyücüler, tanrısal gücü olan, evreni yaratıp yok eden, avuçlarından ışıklı bombalar fırlatan yaratık suretinde tanrılar. Gezegenleri yok eden şeytanlar… Birbirlerinin eteğini kaldırıp bakan çocuklar… Popo üzerine konuşmalar… Aslında kendilerini ördeklerin getirmediğini konuşup nasıl olduğunu utanılacak şekilde ifşa eden sahneler… Sadece çizgi diziler mi? Çocuk animasyonları, oyuncaklar, neredeyse hepsi felaket. Aman ya Rabbim. Ben çocuklarımın beynini tamamen şeytanın eline teslim etmişim. Şirk, küfür, dinsizlik, ahlaksızlık, fuhuş, kibir, bencillik, maddecilik, akla hayale gelebilecek ne kadar pislik varsa hepsi bu çizgi filmlerin içerisinde… Sürekli her gün, sabahtan akşama kadar… Ben güya ailemizin rızkı için işe gidiyorum ve çocuklarımı evde şeytan eğitiyor.
Nasıl bir dehşet yaşadım. Derhal kabloları kestim. Aboneliği iptal ettim. Bir süre televizyonu yasakladım. Kızdılar, karşı koydular. Beton bir suratla dikildim karşılarına. Dünyada yaşayacakları en büyük acı cehennem odunu olmalarından ağır olamazdı. Çok şükür birkaç hafta içerisinde düzelip eskiye döndüler.
Büyüdüklerinde televizyon aldıksa da, çizgi film izlenmesine izin vermedim. Sonradan muhafazakar süsü verilen bir çizgi filmi izlemelerine izin verdiysem de bunun da yanlışlığını anladım. Radar gibi takip ettim. Çünkü fırsat bulunca başka çizgi film kanallarına kayıyorlardı.
Enerjilerini boşaltacak zararsız yollar aradık. Bir süre karete kursuna takıldılar. Sonra gitar çalmayı öğrenip müzikle oyalandılar.
Çocuklarınıza sahip çıkın. Onları neyin nasıl yetiştirdiğini iyi takip edin. Şimdilerde mantar gibi türeyen bacak arası meraklısı, ateizmi adamlık sanan kibir küpü, haddini bilmez insancıklar görüyoruz. Bunlar bu milletin başının belası olacaklar, çok can yakacaklar. Yazık oldu bu milletin bir nesline. Çocuk diye acımak olamaz. Acıya acıya çocuklarınızı cehenneme hazırlamayın. Şeytani zevklerin içerisinde dinsiz yetiştirecekseniz bırakın çocuk yapmayın. Kendi günahı insana yeter. Elbette ne yapsak da evlatlarımızın hayırlı olmalarını garanti edemeyiz. En azından kıyamet günü cenabı Allah’a verebileceğimiz cevabımız olsun. Allah herkese hayırlı evlat nasip eylesin. Evlatlarımızı koruma bilincini ve çarelerini bize nasip eylesin. “
TATİLDE OKUMAYI SEVDİRMEK İÇİN ÖNERİLER
Rol model olun: Çocuklarınızın kitap okumasını istiyorsanız, siz de kitap okumalısınız. Sabahları gazete okumak ve her zaman kitap okumak çocuğunuzu da okumaya sevk edecektir.
Her şeyi okuyun: Çocuğunuza kalıcı bir okuma alışkanlığı kazandırmak istiyorsanız, her şeyi okumasına izin verin. Beraber markete gidin ve alışveriş listesini okutun. Yolda giderken yoldaki tabelaları okutun. Ailecek bir yolculuğa çıktığınızda ise haritadaki bilgileri okumasını isteyebilirsiniz.
Bir saat belirleyin: Okulumuzda kitap okuma saati uygulamamız var, siz neden denemiyorsunuz? Gün boyunca çocuğunuza kitap okuması için 20 dakika verin. İster öğle yemeğinden önce veya sonra, isterse akşam yemeğinden önce ya da şekerleme yapmadan önce 20 dakika kitap okumasını isteyin. Okuyacağı kitabı kendisinin seçmesine izin verin.
Kütüphane gezileri: Ücretsiz olan kütüphanelere çocuğunuz götürüp ortamı tanıtın, kütüphaneden kitap ödünç alma alışkanlığı kazandırın. Haftada en az bir kez kütüphaneye gidin, orada kitap okumasını sağlayın. Çocuklarınız kütüphanede yeni arkadaşlar edinebilir ve daha rahat sosyalleşebilir.
Uyku saati hikayeleri: Araştırmalar küçük çocuklara yüksek sesle kitap, masal okumanın sadece dillerini ve bilişsel yeteneklerini geliştirmede etkili olmadığını, bunun yanı sıra motivasyon, hafıza ve merakını geliştirdiğini de göstermiştir. Çocuklarınız küçükken bu alışkanlığı onlara aşılayın. Büyüdüklerinde de uyumadan önce kitap okumayı kendilerini devam ettirebilir.
İyi alışkanlıkları ödüllendirin: Tatil oyun onamak için iyi bir zamandır. Ancak ders çalışmayla oyun arasındaki dengeyi iyi kurun. Bu dengeye alışınca ileride kendisi de bu konuda dikkatli olacaktır. Dengeyi sağladığında onu ödüllendirebilirsiniz.
Sabahları kahvaltıda mutlaka gazete okuyun: Gazete okumak aile bireylerini birbirine bağlayacaktır, çocuklarınıza ülkenizde yaşanan olayların önemini öğretecektir. Gazetede en az 1-2 olay seçin ve birlikte okuyun. Okuduğunuzdan ne anladığınızı tartışın. Bu çocukların bilişsel ve analitik yeteneklerini keskinleştirecektir.
Birlikte okuyun: Siz kitap okumayın çocuğunuzdan bunu isterseniz başarılı olamazsınız. Çocuğunuz evde olduğunda siz kendi kitabınızı okurken, ona da istediği bir kitabı, çizgi romanı ya da dergiyi verin ve birlikte kitap okuyun. Bir kez okumayı sevince, okul hayatı boyunca okumaktan zevk alacaktır.
1. SINIF ÖGRENCİLERİNE TATİLDE NELER YAPTIRMALI?
1. Düzeylerine uygun masal ve öyküler okumalarını sağlamak
-
Okuduğu öykü ya da masalın geçtiği yer ve zaman ile ilgili sanılar sorarak yanıtlamasını isteyebiliriz.
-
Okuduğu öykü ya da masalın kahramanlarının kimler olduğunu sanıp yanıtlamasını isteyebiliriz.
-
Bu kahramanların yaptıklarını beğenip beğenmediklerini sorabiliriz.
-
“Kendisi okuduğu kahraman m yerinde olsa idi ne yapardı” diye sorabiliriz.
-
Okuduğu öykü ya da masaldan nasıl bir ders çıkardığını sorup, yanıtlamasını isteyebiliriz.
2. Tatil süresince yaptıklarını ve yaşadıkları olayları her gün birer cümle ile yazmalarını sağlayabiliriz.
2. SINIFLAR İÇİN TATİL ÖNERİLERİ
-
Belirlenen programa göre her gün düzenli okumalı ve okuduğu ailece takip edilmelidir.
-
Birinci dönem işlenen konuların genel tekrarı yapılmalıdır.
-
Mümkün olduğu kadar kültür etkinliklerine (sinema, tiyatro, sergi, vb.) katılımı sağlanmalıdır.
-
Evde görev ve sorumluluklar verilmeli, verilenlerin takipçisi olunmalıdır.
-
Günlük basın, yayın organlarının çocuklara uygun olan bölümlerini okumaları veya izlemeleri sağlanmalı.
-
Bir dönemin yorgunluğunu atacak şekilde iyi dinlenmesine dikkat edilmeli.
3. SINIFLAR İÇİN TATİL ÖNERİLERİ
-
Aile ile uygun bir tatil planı yapıp, bu plana uygun hareket etmeli.
-
Tüm derslerden işlenilen ünitelerle ilgili konuları okuyup, testlerini çözmeli.
-
Kitap okumalı, belirli saatlerde TV seyretmeli.
-
Her gün bir fıkra öğrenip anlatmalı, bir atasözü ve deyim öğrenmeli.
-
Gelenek göreneklerimizden düğün törenleri, bayram, hasta ziyaretleri hakkında bilgi toplayıp bazılarını uygulamalı.
-
Evdeki çiçekler hakkında bilgi edinmeli ve bakımlarını yapmalı.
-
Mahallesini gezmeli ve mahalle muhtarı ile tanışmalı.
-
Gece ve gündüz gökyüzünü inceleyip notlar almalı.
4. SINIFLAR İÇİN TATİL ÖNERİLERİ
-
Tatilde bir kitap okuyup özetini çıkarılmalı.
-
Tüm derslerden işlenilen ünitelerle ilgili konuları okuyup, testlerini çözmeli.
-
Zamanı iyi planlayarak verimli değerlendirmeli. Zamanın bir kısmını öğrencinin seviyesine uygun kitap dergi vb. okumaya bir kısmını da dinlenmeye ve eğlenmeye ayırmalı.
-
Okuduklarını evde aile bireyleriyle paylaşmalı.
5- 6–7. SINIFLAR İÇİN TATİL ÖNERİLERİ
-
Öğrenciler seviyelerine uygun ve dinlendirici iki kitap okumalıdır.
-
Tatili yalnızca dinlenme ve eğlenmeye ayırmak yerine her öğrencimiz öncelikle kendine uygun bir planlama yapmalıdır. Planlarında ders tekrarları, test çözme ve eksik kaldıkları konuların yeniden öğrenilmesi yer almalıdır.
-
Tatil süresi içinde zamanının bir bölümünü kültürel faaliyetlere ayırabilir, sinema, tiyatro, sergi vb. etkinliklere katılabilirler.
-
Tatil düzensiz hareket etmek anlamına gelmemeli, günlük uyku, dinlenme, eğlenme etkinlikleri iyi planlanarak ikinci döneme zinde girmek için çaba sarf edilmelidir.
Öğrencilerin tatilde rehavete düşmemeleri ve beyinlerinin tembelliğe alışmaması için tatile uygun ders programı hazırlanmalıdır. Tatilde ders çalışma programı hazırlarken aşağıdaki kriterlere dikkat edilmelidir.
-
Ders çalışma programı kişiye özeldir.
-
Her çalışma oturumu en az 20 dakika, en fazla 40 dakika olmalıdır.
-
Her 20-40 dakika çalışmadan sonra (ya da konudan sonra) mutlaka 5-10 dakika yapılan çalışmanın özet tekrarı yapılmalıdır.
-
Tekrar çalışmasından sonra 10-15 dakika mutlaka dinlenme verilmelidir.
“İnsanı yoran ders çalışmak değil performanslarının sürekli sınavlar ile sorgulanmasıdır.”
Bu nedenle okul zamanı sınavlar ile strese giren ve yorulan öğrenciler, tatilde bu sınav stresinden uzak olacaklarından ders çalışmak onları yormayacaktır. Öğrencilere bu yönde telkin vermemiz faydalı olacaktır.
Verimli bir tatil dönüşü yeni döneme hazır bir şekilde görüşmek duasıyla…
Özel İstanbul Mahir Rehberlik Birimi